Kendime Düşünceler
Marcus Aurelius
12 kitaptan oluşan Ta Eis Heauton’da Marcus Aurelius’un kendine özgü Stoacı görüşleri, Stoa felsefesinin genel hatları, imparatorun kendi kişisel gelişimi ve bu geli şim sonucu edindiği düşünceler aktarılır.
Stoacılar Felsefeyi üçe ayırır: Mantık, Fizik ve Ahlak.,,. Stoacılara göre felsefe yaşayan bir canlıdır. Mantık, bu can lının kemiklerini ve sinirlerini, Fizik etli bölgelerini, ahlaksa ruhunu oluşturur. Stoacılar bunlar arasındaki ilişkiyi şöyle ifade eder: “En üstün iyi (Summum bonum), erdemdir; er dem, doğayla uyumlu yaşamaktır (to homologoumenon tei physei zen), doğayla uyumlu yaşama, doğanın doğru bilgisi ni edinmekle mümkündür. Bu bilgiye de belirli bir yöntemle ya da bir ölçüde ulaşılır. İyinin bilimi ahlaktır. Doğanın bili mi fiziktir. Bilginin ölçütü ise mantıktır.””” Fakat biri olma dan hiç biri tam olarak görevini yerine getiremez.
[8] Apollonius’tan ahlaken özgür olmayı, talihin zarı nı görmezden gelen kesinliği, bir an için bile akıl haricinde başka bir bakış açısına sahip olmamayı; şiddetli acılarda, çocuğumu kaybettiğimde, geçmek bilmeyen hastalıklarda daima aynı kalabilmeyi; coşkunluğu ve rahatlığı bağdaştı rabilen bir adamın yaşayan örneğini açıkça görebilmeyi; bir şeyi açıklarken sabırlı olmayı; felsefi ilkeleri iletme becerisi yanında, deneyimini de kendisine balışedilen armağanlar arasında gösterdiği anlaşılan birini tanımayı; arkadaşlardan apaçık lütufların nasıl kabul edileceğini, bu lütuflar yüzün den ödün vermemeyi ve onları reddederken katı olmamayı öğrendim.
[ll] Fronto’dan dikkatimi tiranlığın özelliklerinden olan kıskançlık, ikiyüzlülük ve kurnazlık üzerine yoğunlaş tırmayı ve genellikle benim yakınlarımda bulunup Patrici16 olarak adlandırılan kişilerin, samirniyet kurdukları kişilere karşı sevgi ve şefkatten yoksun olduklarını öğrendim.
[ 15] Maximus’tan26 kendime hakim olmayı ve hiçbir şeye göre şekillenmemeyi; hem bütün zor durumlarda hem de hastalıklarda iyi kalpliliği; hem teskin edici hem de ağırbaşlı, ılımlı bir mizaca sahip olmayı; yorulmak nedir bilmeden gö revlerimin üstesinden gelmeyi; söylediğim sözleri düşünerek söylediğim, yaptığım işleri de kötü yapmadığım konusunda herkesin güvenini kazanmayı öğrendim. Hiçbir şeye şaşırmamayı ve hiçbir şeyden etkilenmemeyi; asla aceleci, üşen geç, şaşkın, kederli, durup dururken sırıtan, ya da tam ter sine sinidenen ya da etrafına kuşku dolu bakışlar atan birisi olmamayı öğrendim. Yardımseverliği, hoşgörülü olmayı ve dürüstlüğü; doğru yola yönelen birinden çok, doğru yoldan çıkarılamayan biri izlenimi vermeyi; günün birinde herhangi birinin, herhangi birine tepeden baktığıını düşünmemesini ve herhangi birinin de kendisini benden daha üstün sanma masını sağlamayı; hoş vakit geçirmeyi belli bir sınır içerisin de tutmayı öğrendim.
[17]…Vücudum böyle bir hayatta bana çok uzun dayandı. Ne Benedicta’ya ne de Theodotus’aelimi sürdüm. Sonraları aşk dolu tutkuların ardından sağlığıını yeniden kazandım. Çoğu zaman Rusticus’a kızgındım fakat fikrim değişebileceğinden, bu konuda hiçbir şey yapmadım. Beni dünyayagetiren annem ölmek için çok gençti.Yine de son yıllarını benimle geçirdi.
2.Kitap
[2] Biraz etten, biraz yaşam nefesi ve yönetici akıldan ibaret olan şey her neyse, o benim. Kitapları uzaklaştır: Bundan böyle onlara kapılıp gitme! Buna müsaade yoktur. Fakat daha şimdiden ölen biri gibi bu eti de küçümse: O et, sinir, damar, atardamar, kirli kan ve kemiklerden oluşan bir yığındır sadece. Ve aldığın nefesin de ne olduğuna bak: Her zaman aynı olmayan, fakat her fırsatta dışarı çıkarttı ğın ve yeniden içine çektiğin havadan ibaret. Üçüncü olarak yönetici akla bir bak ve şöyle düşün: Yaşlı bir adamsın ve bundan böyle köle olmayı, oradan oraya sürüklenen, payla şılamayan bir kukla gibi olmayı, yazgına düşen şeyi ya da şu an olmasını istemediğin, ya da gelecekte gerçekleşmesinden güvensizlik duyacağın şeyi bir kenara bırak.
[6) Aşağılıyorsun, bizzat kendini aşağılıyorsun ruhum! Kendini onurlandıracağın zaman gelip geçiyor. Çünkü her kesin tek bir yaşamı vardır ve seninki hemen hemen tamamlandı; kendine saygı duyan biri değil, diğer insanların ruhla rında kendi mutluluğunu arayan birisin.
[8] Başka birinin ruhundakileri izleyip anlamadığı için bedbaht olana pek sık rastlanmaz; fakat kendi ruhunu yakından takip etmeyenlerin bedbaht olması kaçınılmazdır.